Günümüzün aşırı değişken, zorlu ve öngörülmesi güçleşen koşullarında satın alma her geçen gün önemini, gücünü ve değerini artırarak işletmelerin hayati bir fonksiyonu olmaya devam ediyor. Satın Almada Kurulum Gelişim ve Dijital Dönüşüm kitabımda tanımladığım üzere, bir ürünün veya hizmetin optimum parametrelerle ticari şartlarının belirlenmesine satın alma diyoruz. O dönem bu tanımlama ile satın almanın önemine ve yapması gereken esas işlere özellikle dikkat çekmek istemiştim çünkü günümüzde de devam ettiği üzere, satın almayı pazarlık etmek, bir şeyleri tedarik etmek ya da tedarik zincirinin bir parçası olarak konumlandırıyoruz ancak satın alma bunun çok ötesinde stratejik bir öneme sahip.
Bir amaca ulaşmak için izlenen yöntem veya metodolojiye strateji diyoruz. İşletmeler stratejilerini belirlerken makro-mikro konjonktürü ve pazarı dikkate alarak hareket etmek durumundalar. Tam da bu noktada satın alma, bu stratejinin bir parçası olmak durumunda, zira stratejileri belirlerken analitik düşünceden, piyasadan, tedarikçi ekosisteminden, makro ve mikrodan bağımsız hareket edilirse hedeflere ulaşmanın mümkün olamayacağını biliyoruz. satın alma için “optimum'' parametrelerle ticari şartları belirleme” gibi bir tanımlama yapmamın nedeni kazan-kazanı, değeri ve ticarete yani işletmenin varoluş sebebine uygun hareket etmeyi vurgulamaktı. Artık satın alma fatura onaylayan, stok takip eden, irsaliye giren, retrospektif dokümantasyon peşinde koşan, kuyruk olarak tabir ettiğimiz harcamanın %20’sini ancak eforun %80’ini oluşturan işlere efor harcayan bir noktadan sıyrılarak kendi işine odaklanmalı, şirkete sadece tasarruf ettiren değil aynı zamanda gelir getiren, iç müşteri ve çalışan mutluluğunu merkezine alan, iş birimleriyle sürekli temas halinde olan, riskleri yöneten, tedarikçi ilişkilerini şekillendiren, tedarikçi inovasyonunu getiren, geleceğe dair anlamlı tahminlerde bulunarak öngörülebilirliği arttıran ve tüm bunların üzerinde değer yaratan bir noktada konuşlanmalıdır. Son dönemde Chief Procurement Officer’ların Chief Value Officer olarak, yani Değer Üretme Yöneticisi olarak kendilerini tanımlamaları, satın alma anahtar indikatörlerinde (KPI) salt tasarruf yerine değer üretiminin iş birlikleri, uçtan uca sonuç üretme, strateji ve risk çalışmaları üzerinden ölçülmesi tam olarak buradan geliyor. Değer yaratma oldukça geniş bir kavram ve az önce saydığımız hususların her biri kendi başına bir değer veya değer oluşumuna giden yolda önemli bir kilometre taşı olarak karşımıza çıkıyor. Satın almacılar olarak esneklik, ticari kabiliyet ve analitik düşünce özelliklerimizle ön plana çıkıyoruz ama gün hepimiz için 24 saat ve değer üretmek için bazı öncelikler ve prensipler belirlememiz gerekiyor ve bunu belirlerken de kararlarımızın temelinde değer olması gerekiyor. Bu da bizi mutlak bir soruya getiriyor: Satın alma için değer ve değer üretimi nedir?
Eğitimlerimde sürekli yer verdiğim üzere, bir işletmede en temel 4 hedefin Ciro, Karlılık, Nakit Akışı ve İşletme Sermayesi olduğunu görüyoruz. Satın alma ise tam olarak bunların hepsinin içinde rol alan bir fonksiyon olarak karşımıza çıkıyor. Karlılık zaten sahnenin yıldızı olduğumuz, Nakit Akışı ve İşletme Sermayesi ise direkt girdimizin olduğu; ayrıca vade, nakit dengesi ve para akışı üzerinden sihrimizi kattığımız alanlar. Son yıllarda tedarik zinciri finansmanı projelerimizle de bunu çok farklı seviyelere çıkarmış bulunuyoruz. Ciroya katkımız ise tedarikçilerimizin ürün ve hizmetlerinin müşteri pazarlarımıza satışından tutun da know-how’ımızı satmaya kadar geniş bir yelpazede her geçen gün artarak çoğalıyor. Tüm bunlar, işletmelerin temel hedefleri olduğu için ve satın alma da burada direkt bir etkiye sahip olduğu için satın almanın yaratacağı değerin de burada olduğunu görmekteyiz. Elbette bunlara ek olarak daha önce bahsettiğimiz iç müşteri ve çalışan mutluluğu, iş birimleriyle ve tedarikçilerle iş birliği, tedarikçi ilişkileri, tedarikçi inovasyonu, risk yönetimi, sürdürülebilirlik, geleceği dair öngörülerde bulunmak ve bunlar gibi niceleri değer yaratılan alanlardır. Bunlara odaklanmak için ise enerjiyi, odağı ve zamanı doğru yönetmek gerekiyor.
Tam da bu noktada buradaki fırsatları bizim adımıza araştıracak, yetkinliği ve tecrübesi bu alanlarda yoğunlaşan hızlı, şeaf, dijital çözümlere ihtiyaç doğuyor. Son yıllarda bu iş kolunda ve pazarda artan talep de bunun bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemizde kullanımı sınırlı olsa da dünyada çok sayıda satın alma platformu bulunuyor. Bunlar, teknolojik yetkinliklerini kullanarak ölçek ekonomisi, verimlilik ve zaman tasarrufu sağlıyorlar ancak satın almanın kritik önemi ve değer yaratma gerekliliği noktasında pek çoğu henüz ideal seviyede değiller. Tam olarak bu noktada tecrübe, yetkinlik, ürün ve tedarikçi geliştirme, dijitalleşme, verimlilik, tasarruf, güvenilirlik ve şeffaflık sağlayan MEXT ve platformu ORDER karşımıza çıkıyor. MEXT, MESS'in üyeleri ve ülkemiz için kurduğu dünyanın en büyük dijital dönüşüm ve yetkinlik gelişim merkezi. Ulaştıkları teknolojik seviye ve sağladıkları vizyon inanılmaz bir seviyeye gelmiş durumda. Dijital ikizden robot-Spot’a, giyilebilir teknolojilerden global iş birliklerine kadar inanılmaz imkanları bulunuyor. Tüm bunlara ek olarak ORDER Platformunu yöneten ve geliştiren farklı sektörlerden gelen, tecrübeli, yetkin, dünya çapında vizyona sahip bir ekip bulunuyor ve arkalarında ise dev bir güç olan ve her geçen gün genişleyen MESS bulunuyor.
Tüm dünyada satın almanın yeni değer önermesi şekillenirken, günün gerekliliklerine adapte olurken ve genişlerken satın alma süreçleri ve satın almacılar bunun bir parçası olmak durumundalar. Aksi halde rekabeti izleyen reaktif bir yapıda kalmamız kaçınılmaz olur. Tüm dünyanın dün Blockchain, bugün yapay zeka (AI) ve ChatGPT konuştuğu yarın ise başka bir şey konuşacağı bir dönemde değer önermemizi çağa uydurmalı, geleceğe hazırlamalı, işimize ve işletmemize değer katmalıyız. Bu değişim ve dönüşümün içinde yer almayan satın alma organizasyonları küresel rekabetin içinde var olamaz ve hızla gelen yıkıcı teknolojilere mağlup olurlar. Duygusal zekamız, muhakeme yeteneğimiz, analitik düşüncemiz ve sosyal yönümüz bizi bu yarışta önde tutarken yetkinliklerimizi geliştirerek, odağımızı, eforumuzu ve zamanımızı doğru biçimde kullanarak satın almanın geleceğinin bir parçası olabiliriz. Geleceği şekillendirmenin en iyi yolu onu inşa etmektir sözünden hareketle geleceğe hazırlıklı olmalı ve onu şekillendirmenin yöntemlerini bulmamız gerekiyor; yarın değil şimdi, önemli olan ne kadar geriden geldiğiniz değil ne kadar hızlı koştuğunuzdur.